Tarihin düştüğü kayıtlara göre Rus Çarı II. Nikola, karısı Alexandra, beş çocuğu ve maiyetindeki 4 kişi, Bolşevik ihtilalinin yeni parlayan lideri Lenin'in emriyle Yekaterinburg'daki bir evin bodrumunda 17 Temmuz 1918 günü öldürülmüşlerdi. Ölümleri, 300 yıl süren Romanov hanedanlığının sona erdiğini ilan ediyor ve bu olay tüm dünyada büyük yankı uyandırıyordu. Bu olaydan sonra Sovyet yönetimi Romanov hanedanı ile ilgili her türlü konuşma, yazışma ve belge/bilgi toplanmasını yasakladıysa da, hanedansever Ruslar öldürüldükleri evi adeta bir tapınak haline getiriyorlar ve insanlar akın akın burayı ziyaret ediyordu. Nihayetinde 1977 yılında sözkonusu ev buldozerlerle yerlebir ediliyor ve son nokta konuyordu.
ROMANOV AİLESİ
Tüm dünyada yankı uyandıran bu toplu öldürme olayını bu kadar dramatik hale getiren ise, Çar II. Nikola'nın dünyalar güzeli küçük kızı Prenses Anastasia'nın da öldürülenler arasında olduğunun ilan edilmesiydi. Çarlık rejimine sempati duyan duymayan, Romanov hanedanını seven sevmeyen birçok insan, Prenses Anastasia'nın ölümüne inanamadı. Nitekim fısıltı gazetesi harekete geçmişti ve kısa bir süre sonra Anastasia'nın öldürülmediği, kendisine merhamet eden infazlarda görevli bir asker tarafından ülke dışına kaçmasına yardım edildiği konuşulmaya başlandı.
ROMANOV KIZLARI
Aynı yıllar sinemanın da popülerlik kazanmaya başladığı yıllardı ve sinemacılar hemen "masum Anastasia" üzerine irili ufaklı filmler çekmeye başladılar. Bunlar genelde senaristlerin hayal dünyasını yansıtan yapımlardı.
İşte bu karışık yıllarda, zaman içinde birçok insan "Prenses Anastasia" olduğu iddiasıyla ortaya çıkmaya başladı. Bunların birçoğunun yalan söylediği kısa sürede anlaşılsa da, içlerinden bir tanesi kendisinin Prenses olduğuna, hanedanın Avrupa'da yaşayan akrabalarını ikna etmeyi başarmıştı. 1920 yılında Berlin'de ortaya çıkan Anna Anderson adlı bir genç kız hanedanın büyük kısmını ikna etmeyi başarmış olsa da ölümüne kadar hiçbir zaman resmî olarak "Kayıp Prenses" olarak tescil edilmedi. Anna Anderson 1964 yılında, ABD'nin Virginia eyaletine bağlı Charlottesville'de hayata gözlerini yumarken bile "Prenses Anastasia" olduğu iddiasını tekrarlıyordu.
ANASTASİA
Rus Çarı II. Nikola, karısı Alexandra,ve tek erkek evlat..
1991 yılında Sovyetler rejimi yıkılıp dağıldıktan sonra Romanov hanedanı ile ilgili araştırmalara devlet daha ılımlı yaklaşır olmuştu. Rus araştırmacı Gely Ryabov daha 70'li yıllarda konuyu eşelemeye başlamış, hatta infazlarda bulunan Bolşevik nöbetçi Yakov Yurovski'nin hayattaki çocuklarına ulaşmayı başarmış ve onlardan cesetlerin Yekatirenburg yakınındaki bir çayırda bulunan balçık bir alana gömüldüğünü, üzerlerinin toprak ve tahta ile kapatıldığını ve iz bırakılmamaya çalışıldığını öğrenmişti. Gizlice hareket eden Ryabov, sözkonusu alanı bulmuş, toprağı bir miktar kazarak bazı kemik parçalarına da ulaşmıştı. Ancak o yılların kapalı rejiminde daha ileri gitmesinin hayatına mâl olacağının bilinciyle o noktada durmuştu. 91 yılında sözkonusu mezarlardan kemik ve doku örnekleri toplayan Ryabov'un, cesetlerin hanedana ait olduğunu ispatlayabilmesi için, aynı soydan gelen birinin doku örneğiyle karşılaştırma yapması gerekiyordu. Bu noktada kendisine Çariçe Alexandra'nın soyundan gelen, Kraliçe Elizabeth'in kocası Prens Philip yardımcı oldu. Yapılan testler sonucu mezarda bulunanların Romanov hanedanı olduğu kesinlik kazandı. Ancak çok ilginç başka bir durum da ortaya çıkmıştı. Mezardan çıkarılan ve birleştirilen kemik sayılarıyla tesbit edilen ceset sayısı 9 taneydi. Aynı kanı taşıyan ceset sayısı ise 5. Bu durumda bütün herkes Prenses Anastasia'nın gerçekten de öldürülmeden kurtulduğu veya kurtarıldığı iddiasını güçlendiriyordu. En ciddi, hatta tek Anastasia adayı 1964 yılında ölen Anna Anderson idi. Yasal açıdan mezarının açılması ve doku örneği alınması mümkün değildi. Ancak devreye bir ABD hastanesi girdi. Anderson bir ameliyat geçirmişti ve hastane her ihtimale karşı kendisinden aldığı bir doku örneğini yıllardır saklıyordu. Araştırma ekibinin lideri Peter Gill ABD'ne gidip gizlice doku örneğini aldı ve laboratuvar incelemesi zaten bilinen bir sahtekârlığı tescil etti: Anderson kesin olarak Anastasia değildi!
ANNA ANDERSON
Dünya kamuoyunu yıllar boyu meşgul eden Anna Anderson'un iddiaları ve karşıt tezler 1986 yapımı "Anastasia: The Mystery of Anna" filmine konu olmuştu. Amy Irving'in Anna Anderson'u canlandırdığı bu yapım o dönem büyük ilgi gördü. Elbette bu yapım Anderson'un Anastasia olmadığının kesin anlaşılmasından önce olduğu için ilgi görmesi normaldi... ^Alıntı.